Özbey, “Can korkusuyla eğitim olmaz; yaşamak istiyoruz!”

Tacettin DURMUŞ Eğitim İş Sendikası Kars Şubesi adına Ersin Özbey, “Savaşlarda bile hedef alınmaması üzerine uluslararası anlaşmalar olan, dünyanın en güvenli mekanları olması gereken okullar, Türkiye’de şiddet sarmalının kucağına itilmiştir.” Özbey, yaptığı yazılı basın açıklamasında İstanbul Eyüpsultan’da ki özel bir lisede silahlı saldırının yaşanması ve bu saldırı sonucunda bir eğitimcinin yaşamını yitirmesinin, okulların güvenlik açısından geldiği son durumu gözler önüne sermiş olduğunu söyledi. Bu nedenle yarın (10 Mayıs) saat 10.15 de Kars İl Milli Eğitim Müdürlüğü Önünde basın açıklaması yapacaklarını belirten Eğitim İş Sendikası Kars Şube Başkanı Ersin Özbey şu ifadeleri kullandı: “Okuluyla, öğretmeniyle ve müdürüyle yaşadığı sorunlar nedeniyle, yönetmelikler çerçevesinde okuldan atılan Iraklı bir öğrenci, 5 ay önce atıldığı okula silahla girmiş ve okul müdürünü makam odasında kurşun yağmuruna tutmuştur. Silahlı saldırı sonucunda ağır yaralanan okul müdürü İbrahim Oktugan, ne yazık ki ağır yaralı olarak kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmiştir. Şimdi Eğitim-İş olarak soruyoruz: Bu sorulara yanıt vermeden bizler başsağlığı dileyecek hiçbir yöneticinin samimiyetine ve ciddiyetine inanmıyoruz. Her suç gibi bu suçun da azmettiricileri olduğunu biliyor, onları tanıyoruz. -             Öğretmenler çalışmıyor ya da çok rahat çalışıyor gibi yalan bir algıyı toplumda yaymaya çalışıp, böylece öğretmenin hakkını gasp ederken daha az itiraz gelmesi için uğraşan iktidar, -             Liyakatsizce atandıkları koltukları bir hükümdarlık alanı gibi kullanan, her fırsatta bir eğitim emekçisini aşağılamaya çalışan mülki amirler, -             Öğretmenlerin uzmanlıklarını görmezden gelen, kendi alanlarına dair bile getirdiği önerilere kulak tıkayan, eğitimini ve mesleki tecrübesini hadsizce küçümseyen, öğretmenin eğitimin mimarı olduğunun idrakinde olmayan yönetim zihniyeti, Bugün eğitim emekçilerinin kendilerinin ve öğrencilerinin canlarından endişe ederek okula gidiyor olması en çok sizlerin eseridir. Yandaş bürokratlara 3’er 5’er maaş dağıtmak için, halk yoksulluktan kırılırken ‘itibar’ sözüyle yutturmaya çalıştığınız şatafat için, Diyanet’in garajındaki araç filosuna Avrupa ülkelerinin başbakanlarında bile olmayan araçlardan yenilerini katmak için bulduğunuz o paralar, okullarımızda öğrencilerimizin önünde birer öğün yemeğe, kadrolu temizlik ve güvenlik personeline dönüşebilirdi. Anayasaya göre her öğrencimizin eşit, adil ve bedelsiz alması gereken bir kamu hizmeti olan eğitim alanı, devlet okullarının niteliğini ve niceliğini yetersiz bırakıp sermayeye kâr kapısı yapılmasaydı, her önüne gelenin eğitim kurumu açmasına zemin hazırlanmasaydı, özel okulların güvenliğinden eğitimine kadar her faaliyetini “Sen benim Bakanlığıma bağlısın ve ülkenin geleceği senin kasanın içinden daha önemli” diyecek bir zihniyet olsaydı bugün İbrahim Oktugan öğretmenimiz yaşıyor olacaktı! Bu tabloyu kabul etmiyoruz. Bu ülkeyi kuran Başöğretmen, eğitim emekçilerine gelecek nesilleri emanet edecek kadar çok güveniyordu. Bu ülke, dünyada bir başöğretmen’in kurduğu tek ülke. Daha yeni kurulmuş bir Cumhuriyet iken bile sanayi, demokrasi ile eğitimin ülkenin kalkınması için eşdeğer tutulduğu bir ülke. Şimdi bu ülkede eğitim emekçisinin hor görülmesini, emeğinin ve hatta canının hiçe sayılmasını kabul etmiyoruz! Bizler Başöğretmenin eğitim neferleriyiz; kendi değerimizi biliyor, itibarımıza, haklarımıza, canımıza, canımızın parçası olan öğrencilerimize sahip çıkıyoruz! Eğitim-İş olarak, uzmanlıklarımızı yok sayan ve tekrar tartmaya kalkan, öğretmenler odasını bir kez daha suni kategorilere ayırarak bölen, bizlere sormaya bile lütfedilmeden hazırlanan ucube meslek kanununa karşı yakın zamanda giriştiğimiz eylemlilik sürecinde ana başlığımız “Öğretmene Saygı” olmuştu. Bir kez daha görüyoruz ki, bu başlık hâlâ ülkenin en önemli sorunlarından biridir. Fakir Baykurt’un dediği gibi “Öğretmen horlanmaz, öğretmene saygı duyulur”. Bu erdemden uzak olan yöneticilere sesleniyoruz: Öğretmenin emeğine, canına, fikrine, haklarına saygı duyacaksınız; bunu öğreteceğiz. Bir aradalığımızla, örgütlülüğümüzle, dayanışmamızla, bilincimizle, gür sesimizle alanlarda, en iyi yaptığımız şeyi yaparak size ‘ders’ vereceğiz.